11 Ocak 2012 Çarşamba

DESTİNA...


Sevgili Karakedim,

“Dün gece sen uyurken…”

Diye başlıyor şarkı. Şarkının sözleri kulaklarımda devam ederken, müziği kalbimi avuçlarının içine alıyor…
Ben,  kalbimle müziği gözlerimin önünde görüyorum. İkisi sohbet etmeye başlıyorlar. Şaşkınım…Çok şaşkın…

-MÜZİK: Sıradaki nefesini nerede almak isterdin?

Kalbim hiç düşünmeden cevaplıyor.

-KALBİM: Kayaköy’de[1]

Kalbimin yüzünde bir gülümseme. Çocukluğumdaki o gülümseme. Her akşam babamın işten dönüşünde, bana saplı şeker getireceğinden emin olmanın yüzümde yarattığı o gülümseme. Kalbim aynı o zamanki gibi emin cevaplıyor müziği… Kayaköy’de olmak istiyorum diyor.

 Sıradaki nefesi, hiç bırakmamacasına çekiyor içine…Ve kalbim…

Kalbim Kayaköy Poseidon’da[2]. O muhteşem sesli iki adam  kalbimin sohbet ettiği müziği çalıyorlar. Ortalarda bir yerde, tahta masanın başında oturuyor kalbim. Masada birkaç sandalye daha var. Boşlar, henüz boşlar…

-MÜZİK: Kim olsun yanında?

-KALBİM: ---?

Bu sorunun cevabını düşünmek istiyor kalbim. Bir nefesle bu mucizevi yerde olmak bir mucizeyse, bu sorunun cevabı da mucize olmalı diye düşünüyor kalbim…

-KALBİM: Yanımda O Kız Çocuğu olsun! Hani ertesi gün okul var diye tüm arkadaşları mahallede oynarken eve çıkıp, akşam yedide yatıp sabah beş buçukta kalkan, akşamüstü dört buçukta eve geldiğinde annesinin,  kaloriferin üzerinde ısıttığı eşofmanlarını giyip sıcacık börekle çayın zevkini süren sonra da ödevim var diye odasına çekilip hayaller alemine dalan o kız çocuğu olsun. Hatırlayamadın mı onu? Hani bisikleti Dino’yla konuşan, yazlıktaki kayalıklardan denize atlayan o kız çocuğu…

-MÜZİK: Masanın neresinde otursun?

-KALBİM: Sağımda dursun, elimi uzatır uzatmaz dokunabileyim küçük ellerine…

-MÜZİK: Başka kim olsun masada?

Kalbim, mucizevi konuk listesini belirlemenin heyecanıyla hızlıca cevap veriyor.

-KALBİM: O Genç Kız olsun. Hani odasındaki kaloriferin sıcağına sırtını dayayıp günlükler yazan, yağmur yağarken mutfağın camından çıkmaz sokağı seyrederek hayallere dalan o genç kız. Babasına isyan bayrağı çekip annesine “Farkında mısın bilmiyorum ama ben 18 oldum. Reşitim yaniiii!” diye çemkiren o dikbaşlı kız. Hani aşık olan…Hani hayat yolunun daha çok başında olan, hayır hayır o yolun en başında olan o güzel genç kız olsun.

-MÜZİK: O güzel genç kız masanın neresinde otursun?

-KALBİM: Kız çocuğunun karşısındaki sandalye onun olsun.

Ve kalbim atıldı birden…

-KALBİM: Dur Müzik, sen sormadan ben cevaplayayım. Benim karşıma da O Genç Kadın otursun…

Hani, hayat denen o yolun birkaç virajını gerisinde bırakmış, içi, okyanusların dalgaları gibi coşarken dudakları kendi tarafından kırmızı mühürle yasaklanmış o suskun genç kadın olsun. Hani kanı canı kardeşini anlayabilmeyi çok isteyen, babasını çok özleyen ve annesine hiç doyamayan, kıymetli bir can yoldaşı-hayat arkadaşı olan,  upuzun kumsallar misali sakin, huzurlu ve mutlu o genç kadın olsun.

O genç kadın karşıma otursun…

Güzel sesli iki adam nakaratı tekrarlarken garson masadaki kadehlerimizi doldursun.

Ve nakarat desin ki…

“ Dün Gece sen uyurken yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana.
İşte bu yüzden sırf bu yüzden
Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için
Seni bu denli yıktıkları için
Yaşamımın gizini vereceğim sana…DESTİNA.”[3]

Kalbim kadehini kaldırdı havaya. Karşısında oturan genç kadının gözleri gülüyordu. Kadehleri masadaki mumun üzerinde birbirlerini buldu. Şimdi kalbimin bir eli küçük kızın avuçlarında diğer eliyse genç kızın güzel yanağında… Ve birden Kayaköy’ün yıllar evvel terk edilmiş taş evlerinin olmayan lambaları yanmaya başladı bir bir. Kalbimde rengarenk ışıklar yandı…Kalbim ve konukları çok mutluydu…

Bu mucizeye içilmez miydi Karakedim?

Son günlerde dinlemekten yorulmadığım, “Dün gece sen uyurken” diye her başladığında yüreğime bu duyguları düşüren Zakkum-Yeni Türkü düeti DESTİNA’yı sana yazmak istedim.

Sen bu düeti hiç duymuş muydun bilemiyorum ama ne olur mektubumu bir de bu şarkıyı dinleyerek oku.

Yeri gelmişken özellikle altını çizmek istiyorum ki DESTİNA, KADER demekmiş…

Dinlerken, Destina, sana da konuk etti mi geçmişini yaz bana Karakedim.

Sevgilerim seninle, hep seninle…

GİZLİKIZ


NOT: Destina’yı dinlemek için http://www.youtube.com/watch?v=dhIosT9FxcA

LEO'nun kadrajından KAYAKÖY...


Poseidon'da çok mutluyken...

Poseidon'da müziğe kapılmış dans ederken...

Poseidon'da dostumu beklerken...






[1] Karakedim, Kayaköy, Leo ile 2010 yılında keşfettiğimiz, Fethiye’ye bağlı, mübadele yıllarında terki diyar eylenmiş büyülü bir Rum köyü. Büyülü demek gözün gördüğü manzaranın yanında gerçekten sönük kalıyor. Köyün tepelerine dizilmiş taş evler,  hepsi güneşi eşit alabilsin diye konumlandırılarak inşa edilmiş. Şimdi bomboşlar ama hepsinde bir sihirli değnek “Gitme, gidersen de burayı unutma” diye dokunup duruyor insanın kalbine. Kayaköy’le ilgili çok daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsin. http://www.tatilruzgari.com/resim/Fethiye-Kayakoy-824.html
[2] Kayaköy'ün canım rehber dostum Zehra sayesinde keşfettiğimiz, en güzel restaurant-barı.  
[3] Karakedim, Yeni Türkü’ye ait şarkının tüm sözlerine buradan ulaşabilirsin. http://sarki.alternatifim.com/data.asp?ID=20820&sarki=Destina&sarkici=Yeni%20T%FCrk%FC&ok=1

5 yorum :

alperfiliz dedi ki...

müthiş...

!!!!????==/(/())))(+%^Q?+!+%^?&//?()?)

GizliKız dedi ki...

Sevgili Filiz,
Anladım ben onu. Sözün bittiği imla klavuzuna geçildiği nokta.!!!!!!!!!!/&&&&&&&%%%% :)

Zeynep Ensari dedi ki...

Ben Mermaid denizlerin hakimi poseidona selam olsun...Harikasınnn canım

zeys dedi ki...

cok guzel bır yazı ve fotolar :)
sevgıler..

GizliKız dedi ki...

Çok teşekkürler Sevgili Zeys...