Sevgili
Karakedim,
“Dün gece
sen uyurken…”
Diye
başlıyor şarkı. Şarkının sözleri kulaklarımda devam ederken, müziği kalbimi
avuçlarının içine alıyor…
Ben, kalbimle müziği gözlerimin önünde görüyorum.
İkisi sohbet etmeye başlıyorlar. Şaşkınım…Çok şaşkın…
-MÜZİK: Sıradaki nefesini nerede almak
isterdin?
Kalbim hiç
düşünmeden cevaplıyor.
-KALBİM: Kayaköy’de[1]…
Kalbimin
yüzünde bir gülümseme. Çocukluğumdaki o gülümseme. Her akşam babamın işten
dönüşünde, bana saplı şeker getireceğinden emin olmanın yüzümde yarattığı o
gülümseme. Kalbim aynı o zamanki gibi emin cevaplıyor müziği… Kayaköy’de olmak
istiyorum diyor.
Sıradaki nefesi, hiç bırakmamacasına çekiyor
içine…Ve kalbim…
Kalbim
Kayaköy Poseidon’da[2]. O
muhteşem sesli iki adam kalbimin sohbet
ettiği müziği çalıyorlar. Ortalarda bir yerde, tahta masanın başında oturuyor
kalbim. Masada birkaç sandalye daha var. Boşlar, henüz boşlar…
-MÜZİK: Kim olsun yanında?
-KALBİM: ---?
Bu sorunun
cevabını düşünmek istiyor kalbim. Bir nefesle bu mucizevi yerde olmak bir
mucizeyse, bu sorunun cevabı da mucize olmalı diye düşünüyor kalbim…
-KALBİM: Yanımda O Kız Çocuğu olsun! Hani ertesi gün
okul var diye tüm arkadaşları mahallede oynarken eve çıkıp, akşam yedide yatıp
sabah beş buçukta kalkan, akşamüstü dört buçukta eve geldiğinde annesinin, kaloriferin üzerinde ısıttığı eşofmanlarını
giyip sıcacık börekle çayın zevkini süren sonra da ödevim var diye odasına
çekilip hayaller alemine dalan o kız çocuğu olsun. Hatırlayamadın mı onu? Hani
bisikleti Dino’yla konuşan, yazlıktaki kayalıklardan denize atlayan o kız
çocuğu…
-MÜZİK: Masanın neresinde otursun?
-KALBİM: Sağımda dursun, elimi uzatır uzatmaz
dokunabileyim küçük ellerine…
-MÜZİK: Başka kim olsun masada?
Kalbim,
mucizevi konuk listesini belirlemenin heyecanıyla hızlıca cevap veriyor.
-KALBİM: O Genç Kız olsun. Hani odasındaki
kaloriferin sıcağına sırtını dayayıp günlükler yazan, yağmur yağarken mutfağın
camından çıkmaz sokağı seyrederek hayallere dalan o genç kız. Babasına isyan
bayrağı çekip annesine “Farkında mısın bilmiyorum ama ben 18 oldum. Reşitim
yaniiii!” diye çemkiren o dikbaşlı kız. Hani aşık olan…Hani hayat yolunun daha
çok başında olan, hayır hayır o yolun en başında olan o güzel genç kız olsun.
-MÜZİK: O güzel genç kız masanın neresinde
otursun?
-KALBİM: Kız çocuğunun karşısındaki sandalye
onun olsun.
Ve kalbim
atıldı birden…
-KALBİM: Dur Müzik, sen sormadan ben
cevaplayayım. Benim karşıma da O Genç Kadın otursun…
Hani, hayat
denen o yolun birkaç virajını gerisinde bırakmış, içi, okyanusların dalgaları
gibi coşarken dudakları kendi tarafından kırmızı mühürle yasaklanmış o suskun
genç kadın olsun. Hani kanı canı kardeşini anlayabilmeyi çok isteyen, babasını
çok özleyen ve annesine hiç doyamayan, kıymetli bir can yoldaşı-hayat arkadaşı
olan, upuzun kumsallar misali sakin, huzurlu
ve mutlu o genç kadın olsun.
O genç kadın
karşıma otursun…
Güzel sesli
iki adam nakaratı tekrarlarken garson masadaki kadehlerimizi doldursun.
Ve nakarat desin ki…
“ Dün Gece sen uyurken yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana.
İşte bu yüzden sırf bu yüzden
Yaşamdan
çok ölüme yakın olduğun
için
Seni bu denli yıktıkları için
Yaşamımın
gizini vereceğim sana…DESTİNA.”[3]
Kalbim kadehini kaldırdı havaya.
Karşısında oturan genç kadının gözleri gülüyordu. Kadehleri masadaki mumun
üzerinde birbirlerini buldu. Şimdi kalbimin bir eli küçük kızın avuçlarında
diğer eliyse genç kızın güzel yanağında… Ve birden Kayaköy’ün yıllar evvel terk
edilmiş taş evlerinin olmayan lambaları yanmaya başladı bir bir. Kalbimde
rengarenk ışıklar yandı…Kalbim ve konukları çok mutluydu…
Bu mucizeye içilmez miydi Karakedim?
Son günlerde dinlemekten yorulmadığım,
“Dün gece sen uyurken” diye her başladığında yüreğime bu duyguları düşüren
Zakkum-Yeni Türkü düeti DESTİNA’yı sana yazmak istedim.
Sen bu düeti hiç duymuş muydun
bilemiyorum ama ne olur mektubumu bir de bu şarkıyı dinleyerek oku.
Yeri gelmişken özellikle altını çizmek
istiyorum ki DESTİNA, KADER demekmiş…
Dinlerken, Destina, sana da konuk etti
mi geçmişini yaz bana Karakedim.
Sevgilerim seninle, hep seninle…
GİZLİKIZ
NOT: Destina’yı dinlemek için http://www.youtube.com/watch?v=dhIosT9FxcA
LEO'nun kadrajından KAYAKÖY... |
Poseidon'da çok mutluyken... |
Poseidon'da müziğe kapılmış dans ederken... |
Poseidon'da dostumu beklerken... |
[1] Karakedim,
Kayaköy, Leo ile 2010 yılında keşfettiğimiz, Fethiye’ye bağlı, mübadele
yıllarında terki diyar eylenmiş büyülü bir Rum köyü. Büyülü demek gözün gördüğü
manzaranın yanında gerçekten sönük kalıyor. Köyün tepelerine dizilmiş taş
evler, hepsi güneşi eşit alabilsin diye konumlandırılarak inşa edilmiş. Şimdi
bomboşlar ama hepsinde bir sihirli değnek “Gitme, gidersen de burayı unutma”
diye dokunup duruyor insanın kalbine. Kayaköy’le ilgili çok daha ayrıntılı
bilgiye buradan ulaşabilirsin. http://www.tatilruzgari.com/resim/Fethiye-Kayakoy-824.html
[2] Kayaköy'ün canım rehber dostum Zehra sayesinde
keşfettiğimiz, en güzel restaurant-barı.
[3] Karakedim,
Yeni Türkü’ye ait şarkının tüm sözlerine buradan ulaşabilirsin. http://sarki.alternatifim.com/data.asp?ID=20820&sarki=Destina&sarkici=Yeni%20T%FCrk%FC&ok=1
5 yorum :
müthiş...
!!!!????==/(/())))(+%^Q?+!+%^?&//?()?)
Sevgili Filiz,
Anladım ben onu. Sözün bittiği imla klavuzuna geçildiği nokta.!!!!!!!!!!/&&&&&&&%%%% :)
Ben Mermaid denizlerin hakimi poseidona selam olsun...Harikasınnn canım
cok guzel bır yazı ve fotolar :)
sevgıler..
Çok teşekkürler Sevgili Zeys...
Yorum Gönder