18 Şubat 2012 Cumartesi

KAÇUV'da UĞURLU PERŞEMBE

Sevgili Karakedim,

Şubatın 2 haftası hafta içleri verimli-hafta sonları atraksiyonlu ve enerjisiz geçiyor.
Geçen cumartesi yaşadığım su baskınından sonra bu hafta sonu neyin var diye soracaksın?

Pek hastayım...
Alerjik faranjitim nefes aldırmıyor, kafamı kazan gibi etti, kolumu kanadımı kesti.

"Pek Hastayım!" dedim ya Karakedim, düşününce perşembe günü yaşadıklarımı ne hata bu durumda kendimi hasta  ilan etmek!!!

Hep derim ya "Uğurlu Perşembeler" olsun diye, işte bu perşembe öyle kadınlar, öyle anneler, öyle gençler ve öyle çocuklarla tanıştım ki hayata ve hasta olmak durumuna bakışım tamamiyle değişti.

Bu perşembe çok sevgili arkadaşım Leyla ile birlikte KAÇUV (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı) daydım. Vakıf için birlikte çalışacağımız 2 kitap projesi için toplantı yaptık. Cerrahpaşa Hastanesi Çocuk Onkoloji Servisinin içerisindeki küçücük odada umut dolu kocaman fikirler paylaştık. Umut dolu o odadan çıkıp çocukların, çocukluğunu tamamlayıp ilk gençliğe adım atmışların ve onların ailelerinin olduğu hikayesi pekçok odayı ziyaret ettik.

KAÇUV'un içi sevgiyle bezeli ideallerle ve pozitif enerjiyle kaplı MELEĞİ Fulya Hanım gezdirdi bizi. Her odadaki çocuğun bizce acıklı ona göre umut dolu hikayesini anlatırken Fulya MELEK öyle bir asıldı ki kulaklarıma.

"Vah vah bu yavruların haline dediğini biliyorum ama bu çocuklar  hasta olduklarını kabul etmiyorlar. Bir mikrop girdi vücuduma, ondan kurtulmak için yatıyorum burada diyorlar. Onlar senden daha hayat ve umut dolular. Kimi bu odada kendi imkanlarıyla Korece öğreniyor. Kimi 2012-2013 öğretim yılında başlayacağı okulunu düşünüyor. Arkadaşlarından geri kalmamak için ders çalışıyor. Kimi her gelenle arkadaş olup bolca gülümsüyor etrafına"

Dedim ya Karakedim bir de anneler var. Ben "Ah o anneler!" deyip gene üzülecekken bir tanesi karnı burnunda karşılıyor beni. "Önümüzdeki ay doğuracağım, bu sefer kızım olacak." diyor önündeki yatakta yatan 2,5 yaşındaki güzeller güzeli oğluna umut dolu gözlerle bakarken...

Öbür odadaki anne "Şimdi uyuttum onu." diyor. "O" Dünyaya 18 gün önce minik bedenindeki tümörle "Merhaba" diyen bebeği...

KAÇUV'da "AHHH" lara "VAHHH" lara hiç yer yok. Ah-vahh çekip psikolojisini bozanın da burada yeri yok zaten. Fulya MELEK "Yaptığımız hiçbir çalışmada ağzında maskeyle bir çocuğun fotoğrafını kullanmıyoruz, saçı dökülmüş hiçbir yavrunun görüntüsünü paylaşmıyoruz. Bu çocuklar iyileşecek ve hayata kaldıkları yerden devam edecekler. Ne şu anda acıtasyona ihtiyaçları var ne de ileri de saçı dökük, maskeli hallerinin bir gün karşılarına çıkmasına!" diyor.

Bu, vakıftan ziyade çocuğu düşünen anafikre saygı duymaktan ve Fulya MELEK'in önünde eğilmekten başka bir şey düşmüyor bana...

Bir de sürekli düşündüğüm tek bir şey var. BU KAHRAMANLARIN İÇİNDEKİ UMUDA BİR YENİSİNİ EKLEMEK...


KAÇUV daha önce birçok matbaa ile çalışmış ancak elimden geldiğince editoryal yardımda bulunacağım ve geliri tamamen bu çocuklara umut olması için kullanılacak 2 kitabı profesyonel bir yayınevine bastırtmak içlerindeki tek arzu. Basım-dağıtım ve tanıtım aşamasında kendilerine destek verecek, sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı kendine misyon edinmiş bir yayınevi arıyorum şimdi.

Varsa böyle bildiğin, duyduğun, çevresinde bulunduğun, bir tanıdığının çalıştığı vs. bir yayınevi lütfen ulaş bana.


gizemtoklu@yahoo.com


http://www.kanserlicocuklaraumut.org/tr-TR/

Sevgilerim hep seninle Karakedim...
GİZLİKIZ

Aşağıdaki Şahane Fikir linkinden yorumunu bırakabilirsin.

http://www.facebook.com/pages/Gizlikizdan-Karakediye-Mektuplar/257960857604242























2 yorum :

Peter Pan dedi ki...

pissstt araştırıyorum..

GizliKız dedi ki...

Çok teşekkür ederim, haber bekliyorum.