24 Şubat 2012 Cuma

Bir Çılgın Diğer Çılgını...

Sevgili Karakedim,

Okumak, yazmaya ilham oluyor bende.

Geçen gün okuduğum cümle:

"Hayat şartlarımız bizi ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz."

Küçükken ciddi görünmek gibi bir derdi olmuyor insanın. Bu yüzden kendi gibi çılgını çabuk keşfediyor ve hayatına ekliyor.

6-7 yaşlarımda Zehra ile Bilge ekleniyor hayatıma.
Bir yaz günü apartmanın bahçesinde  iki kız çocuğu oturuyor. Ellerinde minnacık kedi yavruları. Kızın biri bir yavruyu, diğeri öbür yavruyu konuşturuyor.
-GizliKız: Naber Kedi?
-Zehra: İyidir kedi, senden naber?
Yanlarından geçen apartman sakinleri şaşkınlıkla tebessüm arasında dumur vaziyetteler:)

Bir yaz gecesi iki kız çocuğu üzerlerinde aynı gecelikleri ve ellerinde yumoş ayıları yazlık sitenin en uç köşesindeki çimlere uzanmış üzerlerine yağan yıldızları seyrediyorlar. Öyle çok yıldız var ki, kayan pek çok yıldız iki kıza dilek tutturuyor peşi sıra.
-Bilge: Hiç ayrılmayalım GizliKız.
-GizliKız: Amin.
Yanlarından geçen yazlıkçılar şaşkınlıkla tebessüm arasında dumur vaziyetteler:)

İlk gençliğe adım atarken kendin gibisini bulmak zorlaşıyor. Herkeste bir kendini kanıtlama telaşı, burnu havadalık vs. Ama çılgın çılgını buluyor ve Deniz ekleniyor hayatıma.

Bir cumartesi sabahı Deniz, elinde koca resim çantasıyla okula gidiyor. "Hayırdır?!" diye soran görevliye "Resim defterimi unutmuşum, pazartesiye ödevim var, onu alıcam." diyor. Deniz okula giriyor ama derdi resim defteri değil, hoşlandığımız çocukların sınıfının kapısında duran öğrenci tablosu. Koca tabloyu söküp resim çantasına sokuyor ve iki katlı otobüse atlayıp bizim eve tek başına geliyor.
Görevi başarıyla tamamlamış olmanın gururuyla tablodan çocukların fotoğraflarını kesip tutuşturuyor elime.
Durumu hemencecik anlayan
-Annem: Senden bunu hiç beklemezdim yavrum.
-Deniz: GizliKız mutlu olsun diye yaptım.
Annem, şaşkınlıkla tebessüm arasında dumur vaziyette:)

Deniz o an özetliyor çılgınların hayat felsefesini: "Bir çılgın diğerini mutlu etmek için yaşar." :)


Büyüyüp adam oldum sandığım ve iş hayatına başladığım dönemde artık kendim gibisini hiç bulamam derken  Amir Levent, Balım İro, Sedooot ve Deliler Kralı (D.K.) ekleniyor hayatıma.


İsmi lazım değil bir bankanın Beyoğlu'ndaki şubesinde sıradan bir iş günü. Amir de başta olmak üzere herkes gişesinde yerini almış. Dingg Donnggg! Amirin gişesinin numaratörü yanar. Gişeye gelen müşterinin sorusuna amir cevap verir. Müşteri anlamaz, amir gene anlatır. Müşteri anlamamakta ısrar edince amir soruyla karşılık verir.
-Amir: Abandana Zuttun mu?
-Müşteri: Ne?
-Bütün gişe ekibi (iç sesle): ZONKKKK!!!
Müşteri, şaşkınlıkla tebessüm arasında dumur vaziyette:)

Amir Levent*G.K.*D.K.:)
İRO Balım
Çılgınlar sessiz sakinken, önlerindeki işi yaparken bile aynı dili konuşur.


Yok artık, kendim gibi çılgını nereden bulacağım da evleneceğim derken Leo eklenir hayatıma...


Bizi tanıyanlar iyi bilirler. Bir çılgın diğer çılgını mutlu etmek için her yere KAÇIRIR.


Ciddi görünmek zorunda kaldığım her anımda çılgınlıklarıyla bana yoldaş olanlara "Çocuk Kalmayı Başaran Olgun Armutlar" diyorum ben...
 Ve...
Bir çılgın diğer çılgını ömrünün sonuna kadar hiç unutmaz!!!


SENİ ÇOK SEVEN
GİZLİKIZ


NOT: Alttaki ŞAHANE FİKİR linkinden her türlü yorumunu ekleyebilirsin.

http://www.facebook.com/pages/Gizlikizdan-Karakediye-Mektuplar/257960857604242




























2 yorum :

Peter Pan dedi ki...

Hiç unutmam perfect ingilizcen ile yarım saat konuşup amire dönüp ben hiçbirşey anlamadım dediğin o günü hiç unutmayacağım.. D.K.

GizliKız dedi ki...

Amirin ve senin lafınızı geçiremediğiniz turist müşteri grubuyla çirkefliğimin son noktasında hem de kolej İngilizcemle kavga edip sizi savunduğum o günü hiç unutmayacağım...G.K.:)