18 Mayıs 2012 Cuma

HAYAT PENCERENİ ARILAR İSTİLA EDERSE ...

Sevgili Karakedim,

Annem geçen hafta  balkonda çiçeklerini sularken yan apartmanın bahçe kapısında korunaklı elbiseler giymiş 3 adam görür. Merak edip dikkat kesilir  "Bu adamlar ne yapar" diye. Adamlar ellerindeki büyük beyaz kutuya, kapının etrafını saran güllerin üstlerinden topladıkları arıları koymaktadırlar.

Gördüğü bu ilginç! durumu bana anlattığında -sanırım kendi gözlerimle şahit olmadığım için- onun etkilendiği kadar olağan dışı bir olay olarak bakmadım ben bu duruma. Bilerek o arıların oraya bırakıldığını ve arıların bal toplamaları için bir süre tanındığını akabinde de görevlilerin gelip arıları toparladıklarını, annemin de tam bu sahneye tanık olduğunu düşündüm. Ama annem nedense çok şaşkındı!

İtiraf ediyorum Karakedim, "Annem şaşırmakta çok haklıymış:)"

Çarşamba günü televizyona boş boş bakarken bir haber dikkatimi çekti.
Kadıköy-Kozyatağı'nı Arılar İstila Etti !!! Şok-Şok-Şok !!!


Suadiye'nin göbeğinde çiçeklerle dolu bir bahçe kapısındaki arıları toplamaya çalışan görevlilere şaşırmayıp anasına gülen kız bu haberle ŞOK olur :):):)

Haberle ilgili ayrıntılı bilgiye http://haber.mynet.com/ugultuyu-firtina-sandi-ama-631098-yasam/ linkinden ulaşabilirsin Karakedim.

12. kattaki dairesinin cam önü binlerce arıyla dolan ev sahibi Sema Gür şok olduğum olayı şöyle anlattı:


 "Evde temizlik vardı, camlar silindi. 10 dakika sonra bir uğultu sesi geldi fırtına var sandım. Evin içinde iki üç tane arı vardı onları çıkarmak için camın önüne geldiğimde camın önünde binlerce arı olduğunu gördüm. Hemen yetkilileri aradım ben 50 yaşındayım böyle bir şey yaşamadım. Ama ben bu durumu çok olumlu karşıladım, bereket bu. Bunlar bal arısı İstanbul'da bu kadar evin içinde bizim evimizi seçtiler ne mutlu bana. Amacım onların bir tanesini bile öldürmeden doğaya salmak."


Görevliler çuvallarca arıyı pencerenin önünden toplayıp götürmüşler. Bu toplama işlemi pek de zor olmamış. Doğanın insanoğlunu şaşkınlığa düşüren bir ritüeli yaşanmış ve çuvala konan Kraliçe Arının ardından işçi arılar ve erkek arılar da onu takip edip çuvalın yolunu tutmuş.

Ertesi gün de 12. kattaki bu dairenin camına az olmakla birlikte arılar yine gelmiş, birkaçı açık olan camdan içeriye girip, Sema Hanım'a seslenmiş, "Huu komşu, kahveye geldik.":) İşin şakası Sema Gür ertesi gün içeride bulduğu arıları gazete kağıdı yardımıyla öldürmeden dışarıya çıkarmaya çalışırken bir arı tarafından sokulmuş. 

Sema Gür gerçekten yaşanılası güç bir durumla karşılaşmış. Şehrin göbeğinde bunca arının ne işi var derken gelip onun camının önüne kümelenmeleri pek ilginç. Kimi bu durumu bahtsızlık-şanssızlık olarak değerlendirir. Nereden çıktı bu arılar diye belki de basar ilacı arıların üzerine, kendi imkanlarıyla kurtulur onlardan.

İşte bu noktada Sema Gür'ün başına gelen bu durum karşısında önce belediyeye haber vermesi, belediyenin yönlendirmesi ile Arı Yetiştiricileri Birliği ile irtibata geçip bir mesai harcaması, kendi imkalanları ile değil de bilirkişilerle ve doğaya hiçbir zarar vermeden çözüme ulaşması sence de çok naif bir davranış olmamış mı Karakedim?

Özellikle Sema Gür'ün Bakış Açısı örnek teşkil edecek cinsten : "Ben bu durumu çok olumlu karşıladım, bereket bu. Bunlar bal arısı İstanbul'da bu kadar evin içinde bizim evimizi seçtiler ne mutlu bana."

Arada bir hayata baktığımız pencerelerimizi kontrol etmeli, önünü arılar istila etmişse "Ne Mutlu Bana." diyebilmeli...

SENİ ÇOK SEVEN 

Hiç yorum yok :