19 Ocak 2013 Cumartesi

MUTLU UYU MEHMET ALİ BİRAND ...

Sevgili Karakedim,

İstanbul Üniversitesi'nde Gazetecilik öğrencisiyken onun da hayatını okumuştuk diğer meslek büyüklerininkini okuduğumuz gibi.

Eleştirmiştik. Mesleğin çetrefilli yolu gözümüzü çok korkutuyordu. O zaman "Benim de arkamda Vehbi Koç olsa ben de onun yerinde olurdum." demiştik.

Çocukluk etmişiz, affetsin bizi ...

En son doğum günümde seyrettim sunduğu ana haber bültenini. Çarşamba günü yoğun bakımda olduğunu okudum. Perşembe akşamı eve gelir gelmez açtım televizyonu, gene ekranda görmekti onu, ümidim.

YOKTU! Bir daha da olmayacaktı.  ...



Çok eleştirdik, "Bu adam nasıl haber sunuyor böyle." dedik. Yine de onu izlemeye devam ettik. Bana kalırsa yaptığı ciddi işe mutluluk katmasını iyi biliyordu ve izleyiciye de bunu hiç farketmeden ve farkettirmeden geçiriyordu.

Bir cuma akşamı ana haberi kapatırken "Pazartesi kimselere vermeyin, saat yedide buluşalım."demişti. Arada "Randevu" kelimesini unutması bizim durumu müstehcenliğe döküp kahkahalarla gülmemize sebep olmuştu.
Perşembe akşamından beri o kahkahaların bin katı göz yaşı var suratımda.

Bize öğrenciliğimizde önce insan sonra gazeteci olmamız öğütlenirdi hocalarımız tarafından. Mehmet Ali Birand insanlığıyla gazeteciliğini harmanlamış ve 71 yaşına kadar mesleğinin peşinde koşmuş bir adam olarak ayrıldı ekranlarımızdan. Sırf bu yüzden bile saygıyla akan bu göz yaşlarıma değer.

Onun meslek öğrettiği öğrencilerinin söylediklerindeki ana fikir: "Öğretirken bizden de öğrenen bir insandı." idi.
 Her şeyi bilmek değil bildiklerini paylaşıp herkesten öğreneceği bir şeyler olduğuna inanmak.

Bir ropörtajında "Mutlu öleceğim." demiş.

Bu öngörüsüne istinaden emin bir temenni olacak son sözüm.

MUTLU UYU MEHMET ALİ BİRAND ...



SENİ ÇOK SEVEN
   GİZLİKIZ

FACEBOOKTAYIM

TWITTERDAYIM


Hiç yorum yok :