2 Eylül 2012 Pazar

EDİRNE - EREĞLİ HATTI

Sevgili Karakedim,

İğneada-2- mektubumda burasıyla ilgili genel değerlendirmemi yapmış Dupnisa Mağarası hakkında bilgi vermiştim sana. http://gizlikizvekarakedi.blogspot.com/search/label/GEZ%C4%B0-SEL.

 Havamızı değiştiremeyen İğneada gezimizi kısa tutup bizi daha çok keyiflendirecek, gezebileceğimiz başka bir yer arayışına girdik Leo ile. Beyin fırtınamızın sonunda önce Edirne'ye ardından da Marmara Ereğlisi'ne (Babamın yanına) dümen kırmaya karar verdik.

Üniversiteye başlamamıştım Edirne'ye ilk defa gittiğimde. Bir yaz günü, annemin sonsuz isteği ve ısrarı üzerine babam bizi arabaya atıp Ereğli'den yola çıkarmıştı. Selimiye Camii'ni gezmiş, ters lalenin bulunduğu alandaki çeşmeden su içmiş ve dua etmiştik. İnan o dönem ne dilediğimi hatırlamıyorum Karakedim ama annem üniversiteyi kazanayım diye dua etmiş ve ben ilk seferde ilk tercihime yerleşince babama yeniden Edirne'ye gidebilmek için sonsuz ve ısrarlı isteklerde bulunmuştu. Bu sefer gidip şükür namazı kılacaktı ama yıllar yıllar sonra bana nasip oldu Selimiye'yi görmek.

Sabah erkenden İğneada'dan ayrıldık. Kaldığımız apartın sahibi bayan ve kızı bizi sanki kendi evlatları, kardeşleri bir yola gidiyormuş gibi uğurladılar. Yeniden beklediklerini üzerine basa basa tekrarladılar. Yeniden gelir miyiz bilemem ama biz onların bu samimiyetini asla unutmayacağız. Dedim ya Karakedim İğneada'da en memnun kaldığım şey konaklama yerimiz oldu.

EDİRNE'DEYİZ :

Kırklareli üzerinden güzel bir yolculuğun sonunda saat 10.00 gibi Edirne sınırından giriş yaptık. İşte o an geçen mektubumda da üzerinde durduğum "Havası değişmek" moduna girdik. Yol sorduk, esnaf güleryüzle cevap verdi. Arabamızı park ettik, "Aman ağabey, uyarı levhası yok ama buradan çekerler, bak şurası hem gölge hem tenha, oraya al arabayı, başın ağrımasın." dediler. İşte beklenen yerli sevgisi:)

Çarşıda bir turist :)


Gezi havasına giren modumuzla kendimizi Selimiye Camii'nin yanındaki meşhur kapalı çarşıda bulduk. Bayram günü ve saatin erken olması sebebiyle bütün dükkanlar açık değildi ama açık olanlardan genelde ne tür malzemelerin satıldığını anlamak mümkün. Havlular, meşhur meyveli sabunlar, çeyizlik ürünler vs. bu malzemelerin başında geliyor. Bir de boy boy aynalı süpürgeler vardı tezgahlarda.

AYNALI SÜPÜRGE :

Ben sadece uğur getirdiğini ve nazarı kovduğu biliyordum aynalı süpürgenin Karakedim ancak Leo'nun bu süpürge hakkındaki bilgisi pek mecazi;) Leo der ki: Gelin, süpürgesine ayna asarmış ki evi süpürürken başı yerde ya, öyleyken bile kaynanasını takip edebilsin. Eee Leo Trakyalı. İşin aslını o bilmeyecek de kim bilecek:) ???

Çarşının içerisinden Selimiye Camii'nin avlusuna çıktık ve o saatte bile camiinin kalabalık oluşu tüylerimi diken diken etmeye yetti. Camiinin muhteşem içine girer girmez önce annem için ardından da tüm yakınlarım için dua ettim Karakedim. Bu sefer ne dilediğimi unutmayacağım;)



Camii çıkışında Selimiye Vakıf  Müzesi dikkatimizi çekti ancak kapalı olduğu için ziyaret edemedik. Leo ile GizliKız durur mu, hemen yeni bir müze bulduk kendimize gezecek.

EDİRNE ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ :

Müzenin bahçesinde Roma dönemine ait Lahitler, Dolmen ve Menhirler, Osmanlı dönemine ait mezar taşları ile Yeniçeri mezar taşları sergilenmekte Karakedim.

Biz bu taşları incelerken Edirneli bir Kaplumbağa bize "Hoşgeldiniz şoparlar" diyordu:)
Kapıkule ve İpsala sınır kapılarında yurt dışına kaçırılmaya çalışılırken yakalanan pek çok tarihi eser ve Anadolu Medeniyetlerine ait pek çok örnek müzede sergilenmekte Karakedim.








Bütün araştırmalara rağmen ortadaki kafanın hangi döneme ait olduğu  bulunamamıştır:):)



Müze bahçesinde karnı zil çalan ve Edirne ciğercisinin hayaliyle gülümseyen "Kadın heykeli "  :)

Sen ciğeri çok seversin Karakedim, o zaman azıcık meraklandırayım seni. Edirne Ciğercisi ve Ereğli macerasını yarın postalayacağım sana:)

SENİ ÇOK SEVEN 
    GİZLİKIZ

http://www.facebook.com/pages/Gizlikizdan-Karakediye-Mektuplar/257960857604242

Hiç yorum yok :